![]()
Fulya KILIÇLI
fulyakilicli@gmail.com
30 Ağustos Zafer Bayramı
30/08/2014
Zafer Bayramı, 1922
yılında 26 Ağustos'ta başlayan ve 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal ATATÜRK’ün
başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Büyük
Taarruz) anmak için kutlanan önemli bir bayramımızdır. İşgal birliklerinin ülke
sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak
ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. Atatürk'ün başkomutanlığında
yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırılan Zafer
Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş,
Ankara ve İzmir’de kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi on
iki yıl sonra yani 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. İşgal birliklerinden
topraklarımızın geri alınmasını temsil eden Zafer Bayramı tüm Ulusumuza kutlu,
başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak
üzere, İstiklal Savaşımızın isimsiz
kahramanları ile gazi ve şehitlerimize Rahmet olsun. Böylesi güzel bir
günde içerisinde hepimiz için dersler barındıran Şeyh EDEBALİ’nin Osman
Bey’e nasihatini paylaşarak bitirmek istiyorum. Ey
Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana... Acizlik bize,
yanılgı bize; hoş görmek sana…
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Kötü göz, şom ağız,
haksız yorum bize; bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek
sana... Üşengeçlik bize; uyarmak,
gayretlendirmek, şekillendirmek sana… Ey
Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla
bağlı, Allah Tealâ yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna
yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak
güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla,
bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü
açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. İnsanlar vardır,
şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin
gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler,
ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki,
bereket büyüklerle beraberdir. Anadolu; içinden kıvrım kıvrım
ırmaklar akan, ağıtları alev alev ciğerler yakan… “Ana” larla dolu olan…Ana
çile yumağıdır, oğul dua kaynağıdır. Ana yüreği narin bir ipek, ata bileği
Hakk’ın diktiği en sağlam direktir. Ne ananın ince yüreğini yakasın, ne de
babanın kapı gibi bileğini kırasın oğul. Yarın yuva kurduğunda ocağınla onlar
arasında köprü olasın. Ana ve ata düşmemek için sırtımızı dayadığımız duvardır,
yarın duvar yıkıldığında kıymetini anlarsın. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur,
çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme;
muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani
cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını
kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar
emniyette değildir. Sabırsız olma oğul! Sabırsız menzile varılmaz. Kaf Dağı’na sabırsız
ulaşılmaz. Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç
ses çıkarmamaktadır. İnsan ocaklar gibi yanmalı, yanmalı da kimselere gamını
ilan etmemelidir. Gözünü ötelere dikesin oğul, hesabını idealine göre yapasın.
Şunu da asla unutmayasın: Her şeyin vakti tayin edilmiştir. Vaktinden önce öten
horozun başı kesilir… Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü söyleme, bildiğini
bilme, sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme… Gönül adamı ömrünü
boşa harcamaz, yüreğini ucuza satmaz, edep tacını başından almaz. Gönül erinin
her zaman yüzü yerde, gönlü göktedir. Haklı olduğunda kavga vermesini bilir.
Kavgayı sadece bileğiyle değil, ilmiyle ve yüreğiyle yapmasını bilir. İyiliğe kötülük, şer
kişinin kârı; iyiliğe iyilik her
kişinin kârı; kötülüğe iyilik de, er
kişinin kârıymış oğul. Öfke benliğin yemi,
en lezzetli gıdasıdır. Benlik semirdi mi irade yok olur gider. İradesi
zayıflayanın ruhu intihar eder. Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet,
ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük ihanet. En büyük zafer
nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın
kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı
değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin
idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini
oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler.
Bunun içindir ki, yaşayamadılar… (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene
yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi
kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür.
Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar
kesilir!.. Kişinin gücü, günün
birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile
içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan
ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın
ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem.
Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için
olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey
memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca Bey için yapılmaz. Durmaya,
dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın
ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da!
Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası
olmalıdır. Sevmek ise,
sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Bizler
nefreti eritmek için, sevginin asaletini dünyaya yeniden hakim kılmak için
çıktık yola. Bu yolda utanacak bir şeyimiz yoktur. Sevgi yolunun gizlisi
saklısı yoktur oğul. Ama altının değerini de sarraf bilir, sözünü muhatabına
göre ayarlayasın. Cahilin karşısında altınlarını çamura atmayasın… Yiğit olan kördür, kötülüğü görmez; sağırdır, kem sözü işitmez;
dilsizdir, her ağzına geleni demez. Bildiğini de her yerde ayaklar altına
sermez. Yunus gibidir o; yüreği muhabbete, gönül ibresi hakikate ayarlıdır. O
bir defa söz verdi mi, onu namusu sadece yüreğinin eline vermeyesin. En çetin imtihan, sevgiyle olanıdır.
‘Kişi ne kadar bahadır olsa da, muhabbete tuş olur.’ diyen atanın sözünü
aklından çıkarmayasın. Böyle imtihan olmamak, istikbalde neslinden utanmamak
için gecelerin bağrında, seherlerin aydınlığında duaya durasın. Senin
ideallerin ve geleceğe dair hedeflerin var oğul… Geçmişini bilmeyen,
geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam
basasın. Nereden geldiğini unutma ki,
nereye gideceğini unutmayasın... Sen bizim rüyamız,
sen bizim devâmız, sen bizim duamızsın oğul. Daima başın dik, alnın ak, gönlün
pak olsun. Zümrüt-ü Anka’nı iyi seç ki Kaf Dağı sana
yakın olsun. Yolun ebediyete kadar açık olsun. NOT: Şeyh Edebali’nin Osman Bey'e nasihati ünlü Osmanlı tarihçisi Mustafa Cenabi'nin "Cenabî Tarihi" adıyla da bilinen "el-Hâfilü'l-Vâsıt ve Aylemü'z-Zâhirü'l-Muhît" adlı Arapça eserinin Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı bir nüshasında yer almaktadır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ne Ekersek Onu Biçeriz - 08/11/2014 |
Ne Ekersek Onu Biçeriz |
Cumhuriyet Bayramı ve Bir Anı - 29/10/2014 |
Cumhuriyet Bayramı ve Bir Anı |
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun - 04/10/2014 |
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun |
Öğrencilerimizin Dikkatine - 26/09/2014 |
Öğrencilerimizin Dikkatine |
Keçiboynuzunun Sağlık Açısından Önemi - 06/09/2014 |
Keçiboynuzunun Sağlık Açısından Önemi |
Yazım Hataları - 21/08/2014 |
Yazım Hataları |
Bayramınız Kutlu Olsun - 28/07/2014 |
Bayramınız Kutlu Olsun |
Kadir Gecesi - 23/07/2014 |
Kadir Gecesi |
Her Abla Bir Annedir Aslında - 14/07/2014 |
Her Abla Bir Annedir Aslında |
![]() |