Fulya KILIÇLI
fulyakilicli@gmail.com
Babalar Günü
15/06/2014

Babalarımız için söylenen en güzel sözlerden birisi ile “Evimizin direği” sözüyle başlıyor ve bütün babalar ile potansiyel baba adaylarının “Babalar Günü” nü en içten dileklerimle kutluyorum. “Evimizin direği” ne kadar doğru ne kadar güzel bir sözdür ve içerisinde ne kadar çok anlam barındırmaktadır. Çünkü direk demek, bir binanın veya evin ayakta durabilmesi için yapılan en büyük destek demektir. Tıpkı babalarımız gibi. Evet onlar evlerimizin hem direği, hem kolu, hem kanadı, hem koruyucusu, hem de güç ve güven kaynağıdır. Bana göre “baba” ile “güç” eşdeğer bir sözdür ve baba demek güç demektir. Buradaki güçten kastım fiziksel değil manevi bir güçtür. Onlar koruma, kollama ve himaye etme iç güdüleriyle yuvalarını her türlü tehlikeye karşı panter misali korumaya çalışırken aynı zamanda kendilerini de siper ederek aileleri için dimdik dururlar.

“Bir baba yüz öğretmene bedeldir” der George Herbert. Ne kadar doğru bir sözdür bu. Hepimiz ailelerimizden özellikle de babalarımızdan farkına bile varmadan çok şey öğreniriz. Hayata atılıp ana baba olunca da bu bilgileri özgürce kullanırız. Sizden önce yaşanmış ve içerisinde birçok hayat tecrübesi barındıran bu bilgiler o kadar değerlidir ki sandıkta küflenmesini beklemek yerine paketlendiği yerden çıkarıp doğru zaman ve zeminde kullanmak yaşamımızı daha da kolaylaştıracaktır. Kısacası hepimiz ihtiyaç duyduğumuz anlarda sandığı açmalı ve hayatımıza yön vereceğine inandığımız tecrübe ile test edilmiş bilgileri özgürce kullanmalıyız.

Anne ve babalar davranış şekilleri ve yaşamları ile çocuklarının rol modelidir. Dolayısıyla örnek bir baba olmak veya olmaya çalışmak da iyi bir evlat yetiştirmek adına atılmış ilk adımlardır. Çünkü çocuklar ilk eğitimlerini ailelerinden alırlar ve ne görürlerse onu uygularlar. Bu nedenle görsel hafızaları olumlu davranışlarla doldurulan, sevgi ve hoş görüyle büyütülen çocukların yüreklerindeki sevgi tohumlarını kimse kurutamaz.

Ayrıca anne ve babalarımız bizleri büyütürken maddi ve manevi her türlü zorluğa  karşı sabrederek katlanmışlardır. Kimi zaman kırılmış, kimi zaman üzülmüş kimi zamanda ruhen ve bedenen yorulmuşlardır. Ne kadar yorulurlarsa yorulsunlar asla sabretmekten vazgeçmemişlerdir. İşte onların bu mütevazi sabırlarına güzel bir örnek olması adına hoşunuza gideceğine inandığım bir hikaye paylaşmak istiyorum.

Seksenine merdiven dayamış yaşlı bir baba ile onu ziyarete gelen 45 yaşında ve saygın bir işi olan oğlu salonda oturuyorlardı. Hal hatırdan, çoluk çocuktan, havadan sudan sohbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti. O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Yaşlı baba kargaya gülümseyerek biraz baktıktan sonra oğluna sordu: 'Bu ne oğlum?' Oğlu şaşkın, cevapladı: 'o bir karga baba.'
Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu: 'Bu ne oğlum?'
Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı: 'Baba, o bir karga'....
Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı baba üçüncü defa sordu: 'Bu ne?'
Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü: 'O bir karga baba, üç oldu soruyorsun. Beni işitmiyor musun?'
Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini yükseltti:
'Baba bunu neden yapıyorsun? Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun, sana cevap veriyorum ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun. Sabrımı mı deniyorsun?'
Babası yüzünde hâlâ bir gülümseme yerinden kalktı, içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü. Bu bir hâtıra defteriydi. Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu. Sevgiyle gülümsemeye devam ederek sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı ve o sayfayı okumasını söyledi.
'Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken yanı başımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu. Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu. 23. soruşunda da ona sevgiyle sarılarak, onun bir karga olduğunu söyledim. Rahatsız olmak mı? Hayır! Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu.' 

Evet son olarak;

“Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle” (İsra Suresi 23. Ayet)

Hayatın anlamı ve güzelliklerini bizlere öğreten babalarımızı sadece bir güne değil bir ömre sığdırabilmek dileğiyle her şey gönlünüzce olsun.

 



2365 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ne Ekersek Onu Biçeriz - 08/11/2014
Ne Ekersek Onu Biçeriz
Cumhuriyet Bayramı ve Bir Anı - 29/10/2014
Cumhuriyet Bayramı ve Bir Anı
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun - 04/10/2014
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun
Öğrencilerimizin Dikkatine - 26/09/2014
Öğrencilerimizin Dikkatine
Keçiboynuzunun Sağlık Açısından Önemi - 06/09/2014
Keçiboynuzunun Sağlık Açısından Önemi
30 Ağustos Zafer Bayramı - 30/08/2014
30 Ağustos Zafer Bayramı
Yazım Hataları - 21/08/2014
Yazım Hataları
Bayramınız Kutlu Olsun - 28/07/2014
Bayramınız Kutlu Olsun
Kadir Gecesi - 23/07/2014
Kadir Gecesi
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam103
Toplam Ziyaret226399
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar38.218838.3719
Euro43.382843.5566
Hava Durumu
SİTE KURUCUSU


Yakup Bozdaş  
Web Site Kurucusu

Takvim