Bugün Dünya Kadınlar Günü. 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikası yangınında ölen işçi kadınlar anısına kutlanan bu özel gün vesilesiyle sevgi ve şefkati yüreğinde taşıyan her kadının “Dünya Kadınlar Günü” nü kutluyorum. Artık dünyada veya ülkemde hiçbir kadın bu şekilde veya başka şekilde (Töre, koca, aile vb.) can vermesin istiyorum. Biliyorum ki kadın olmak zor bir zanaat ama bizler her zorluğun altından kalkabilecek azim ve inanca sahip olduktan sonra önümüze çıkan her engeli aşacağımıza inanıyorum.

Kadınlar yaradılış olarak erkeklere nazaran daha duygusal ve hassastırlar. Bu onların güçsüz olduğu anlamına gelmemektedir. Çünkü kadın anadır, bacıdır, eştir, kardeştir ama önce insandır. Demek ki kadın olmak her duyguyu bir arada yaşamak demektir. Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde kadınlarla ilgili olarak “Cennet anaların ayakları altındadır” der. Ne güzel bir sözdür bu. Kadınlara verilen önemin derecesini ne kadar da güzel anlatır. Doğursun veya doğurmasın emek veren her kadın anadır çünkü.

Napolyon Bonaparte “Bir toplumun gelişmesini görmek için, önce o toplumdaki kadınlara bakınız” diyerek kadının toplumdaki önemini çok güzel vurgulamıştır. Eğer bir toplumda kadınlar, okumuş, meslek sahibi olmuş ve ayaklarının üstünde durabiliyorlarsa o toplum gelişmeye mahkumdur. Toplumun en küçük birimi ailedir. Bu birimi ayakta tutan en önemli unsur ise kadındır. Bana göre güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum demektir. Çünkü onların yetiştirdiği çocuklar ileride topluma yön vereceklerdir. Bu gerçeği göz ardı etmeden, çocuklarımızı yetiştirirken onlara sevgi ve saygı tohumu ekmeli maneviyat hamuru ile yoğurmalıyız diye düşünüyor, Ahmet ALTAN’ın güzel bir şiiri ile bitirmek istiyorum.

Bir Kadın Değil Bir Hayat Seçersiniz

Bir erkeğin düşünsel yeteneği, estetik birikimleri ne olursa olsun,

hayatta durduğu kat, içinde doğduğu kattır, tanıdığı ilk kadının, annesinin onu bıraktığı kat.
Giyim zevkinin bulunmadığı bir bahçede doğduysanız,

giyim zevkinizin gelişmiş olduğu bir bahçeye sizi ancak bir kadın götürür,

sofralarının inceliklerle donatılmadığı bir katta doğduysanız,

incelikli sofraların bulunduğu kata sizi götürecek olan da bir kadındır.
Birlikte olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir,

hayatın neredeyse bütünü değişir, bir başka kata,

bir başka bahçeye geçersiniz, orada her şey farklıdır.
Dinlediğiniz müzik, okuduğunuz kitap, yediğiniz yemek, gittiğiniz yerler,
buluştuğunuz arkadaşlar, hatta taktığınız kravat bile değişir.

Bir erkeği hayatın içinde kadınlar gezdirir, hayatın katları arasında kadınlar dolaştırır.
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz,

esprili bir kadına rastlarsanız espriniz, zeki bir kadına rastlarsanız zekânız gelişir;
yeni huysuzluklar, kaprisler, kavga nedenleri, acılar da öğrenirsiniz.
Hayat, kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır;
Babil'in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir.
Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.

Ve, bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara,
gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası,

hayatıdır; hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler.
Hayatınız, seçtiğiniz kadındır.
''BİR KADIN DEĞİL BİR HAYAT SEÇERSİNİZ ÇÜNKÜ''