![]()
Fulya KILIÇLI
fulyakilicli@gmail.com
Yaşamın Farkında Olmak
09/02/2014
Can
YÜCEL’in “Farkında Olmalı İnsan” şiirinde dediği
gibi “Ömür dediğin üç gündür; dün
geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür.” Evet bu sözden yola çıkarak içinde bulunulan
o günün bizler için ne kadar değerli olduğunun farkına varmalıyız diye
düşünüyorum. Çünkü dün geçmiştir yarın da meçhul olduğuna göre gün bu gündür. Oysa hiç birimiz günü yaşayamıyoruz ve anın kıymetini bilemiyoruz. Ya
geçmişe özlem duyarak ya da gelecekle ilgili planlar yaparak bir koşuşturmaca
ve telaş içerisinde yaşıyoruz. Bazen bu telaşın verdiği yorgunluk ve stres ile
küçük mutlulukları bile göremiyoruz. Oysa hayat ne kadar da kısa ve hızla akıp
gitmekte. Daha dün ilkokula kayıt olmuşken bir bakıyoruz ki Üniversiteyi
bitirmiş hatta emekli bile olmuşuz. Ömrümüz hep daha güzele ulaşmak
adına ertelemekle geçiyor. Şu anda kullanmamız gereken çoğu eşyayı bile ileriki tarihlerde
kullanmak üzere bekletiyor veya saklıyoruz. Gelecek korkusuyla tasarruf etmeğe
evet ama her şeyi yarına saklamaya hayır diyorum. Bilinmeyen meçhul bir gün için
sakladığımız şeyleri kullanma fırsatımız olacak mı? İşte bunu hiç birimiz bilemiyoruz.
Çoğumuz (çocuklar büyüyünce, tatile
gidince yeni ev alınca vb.) günü
yaşamak yerine ileriki tarihlere neler neler erteliyoruz ve beklenen o gün
gelince bir de bakıyoruz ki hiçbir şeyin eski kıymeti ve önemi kalmamış. Farklı bir bakış açısıyla, bana tuhaf gelen bazı
adetlerimizden bahsetmek istiyorum. Örneğin; çoğu insan evine koltuk alırken günlerce
araştırır, titizlenir, renk seçimine dikkat eder ve içine sinen en güzel takımı
alır. Sonra da (lütfen kimse bana kızmasın) o güzel koltukların üzerine en
basitinden bir bez parçası örter ve öylece kullanır. Kirlenme korkusuyla
üzerleri örtülen koltuklar kılıf nedeniyle daha çabuk aşınır ve eskirler.
Böylece özene bezene almış oldukları koltukların rengini ve desenini bile
unutarak göz zevkinden mahrum bir şekilde kullanmış olurlar. Aynı uygulamayı halılar
için de yapanlara şahit oluyorum. Güzelim desenli halıların üzerine nevresim
vb. şeyler sererek güya halılarının kirlenmesini ve yıpranmasını önlemek istiyorlar.
Oysaki yaşanılan alanlar tabii ki kirlenecek ve eşyalar da zamanla eskiyecek
bundan doğal ne olabilir ki. Soruyorum, o eşyalar gerçek renk ve desenleriyle ne
zaman kullanılacak? Yarın mı? Belki.
Bu düşünceyle hareket edenlerin kullanamadıkları eşyalardan önce yıpranmayacaklarının
garantisi var mı? Tabii ki yok. Hatta bazı eşyalar bizlerden daha uzun ömürlü
bile olabiliyor. Keşke zevkle aldığımız
bütün eşyalarımızı aynı görsel zevkle, zamanında ve içimize sinerek kullanabilsek. Makalemin
başında alıntı yaptığım Can YÜCEL’in
“Farkında Olmalı İnsan” şiiri
ile bitirmek istiyorum. Farkında
Olmalı İnsan… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ne Ekersek Onu Biçeriz - 08/11/2014 |
Ne Ekersek Onu Biçeriz |
Cumhuriyet Bayramı ve Bir Anı - 29/10/2014 |
Cumhuriyet Bayramı ve Bir Anı |
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun - 04/10/2014 |
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun |
Öğrencilerimizin Dikkatine - 26/09/2014 |
Öğrencilerimizin Dikkatine |
Keçiboynuzunun Sağlık Açısından Önemi - 06/09/2014 |
Keçiboynuzunun Sağlık Açısından Önemi |
30 Ağustos Zafer Bayramı - 30/08/2014 |
30 Ağustos Zafer Bayramı |
Yazım Hataları - 21/08/2014 |
Yazım Hataları |
Bayramınız Kutlu Olsun - 28/07/2014 |
Bayramınız Kutlu Olsun |
Kadir Gecesi - 23/07/2014 |
Kadir Gecesi |
![]() |